4 mins read

Yaparsan Yol Olur

Uzun zamandır bir çözülme sürecinde olan siyasal İslamcı rejim 31 Mart yerel seçimlerinde ağır bir yenilgi aldı. AKP ile birlikte iktidar ortağı MHP de ciddi bir erime ile karşı karşıya kalırken, Mayıs seçimleri sonrasında rejim saflarına geçen İYİ Parti de yenilgiden üzerine düşen payı aldı. 

Bu sonuç her şeyden önce, yirmi yılı aşkın zamandır bu rejime karşı inatla direnmeye devam eden, başta gençler ve kadınlar olmak üzere, açlığa sürüklenen emekçilerin ve direnenlerin birleşmiş iradelerinin bir sonucudur. AKP’ye karşı mücadelenin onurunu taşıyan sosyalist hareket de bu seçimlerde de genel olarak siyasal İslamcı rejime karşı doğru ve toplumsal direnişin bir parçası olarak kararlı bir tutum aldı. 


AKP iktidarı uzun zamandır bir çözülme süreci içinde. 7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olma gücünü kaybetmesinin ardından 1 Kasım’a uzanan kanlı-karanlık bir sürecin sonunda MHP’nin desteğiyle ittifak  tek adam rejimine geçiş tezgahlanmıştı. Mayıs seçimlerinde  MHP’nin yanına irili ufaklı yapılarla tarikat ve cemaatlere uzanan gerici güçlerin de desteği ve devletin tüm imkanlarının seferber edilmesine rağmen iktidarını sürdürme imkanını güç bela elde edebildi.

Yüzde otuzlar civarı bir oy desteğine sahip olan AKP’nin bu şekilde bütün bir devlet iktidarına tek başına sahip olabilmesi artık, büyük ölçüde ( dış güçler dış güçler deyip durdukları)  Emperyalist güçlerin   şartlı desteği ve rızası sayesinde sürdürebilir hale gelmiş durumda. 

Seçim sonrasında M. Şimşek eliyle uluslararası sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda bir IMF programını hayata geçirirken dış politikada da ABD-NATO’nun planı içinde kendine yer açma çabasında.  

II
DEM’in Kürt illerindeki kayyumlara karşı yerel yönetimleri geri alması, buna ek olarak Van’daki fiili kayyum girişimine karşı direnci önemli bir başarı noktası oldu. Öte yandan da DEM’in doğal tabanı olan batı illerindeki Kürtlerin, bir üçüncü yol olarak ifade edilen tarafsızlık yerine, AKP karşısında pozisyon almaya devam etmesi de önümüzdeki dönem mücadelesi bakımından dikkate alınması gereken bir tutum olarak öne çıkıyor. Bir yanda DEM’in kimi yönetici ve etkili isimlerinin iktidara yönelik uzlaşı mesajları olsa da, sonuçta izlenecek siyasetin önümüzdeki dönem için ülkenin kaderi açısından biri olumlu diğeri olumsuz tayin edici bir önem taşıyacağı ortada duruyor. 

Ülkenin yoksulluğa ve açlığa mahkum edilmiş işçisi, emeklisi-emekçisiyle, geleceği çalınan gençleri ve kadınlarıyla, kürdüyle türküyle, ülkenin ve kendilerinin  geleceğine sahip çıkacak bir iradeye olan ihtiyaç da önümüzde dönem  muhalefetin en acil görevi olarak beliriyor.    

III
Seçim sonuçları yerel yönetimlerin göreli özerklik özellikleri olumlu ve olumsuz olasılıklarla birlikte değerlendirilebilir. Bu sonuçların bir yanda iktidar açısından ciddi bir yenilgi olurken, diğer yanda muhalefet açısından da ciddi bir moral ve imkanlar yarattığı ortada. 

Son iki seçim sonuçları ülkenin tüm gerici güçlerini arkasına almasına rağmen mevcut iktidara ve tek adam rejimine karşı çok güçlü toplumsal direniş potansiyellerinin olduğunu bir kez daha ortaya koymuş durumda. 

Ancak ortada olan bir başka gerçek de ülkenin  hala ucube bir tek adam rejimi şeklindeki bir başkanlık rejimi ile yönetilmeye devam ediliyor olmasının yarattığı kısıtlardır. Bu yüzden bu seçimlerin kendiliğinden ülkenin geleceği açısından tek adam rejiminden kurtuluşa götüremeyeceği; sürecin devrimci bir dönüşümün yolunu açabileceği gibi, büyük sermaye güçlerinin çıkarları doğrultusundaki bir restorasyona da dönüştürülebileceğiunutulmamalı.

Daha dün biz sorumluluk çağrıları yaparken, kazanılmamış bir seçimde bakanlık paylaşmakla uğraşmanın nelere yol açılabildiğini görmedik mi!

Muhalefet cephesinin geleceğini tayin edecek bir diğer konu artan yoksulluk ve uygulanacak IMF programının derinleştireceği ekonomik bunalım içerisinde sürüklenecek halkın taleplerini karşılayabilecek bir alternatifin yaratılabilmesi olacaktır. 

Bu da sosyalist sol hareketin geleceğini arayan emekçi halk kesimlerinin taleplerinin taşıyıcısı haline gelerek, tüm siyaset alanına etki edebilecek bir güç oluşturmasına bağlı. 

IV
Bütün bu nedenlerle, yerel yönetimler, kuşkusuz kısıtlı da olsa, görece özerk  yapılarıyla küçümsenmemesi gereken iktidar alanlarıdır. Şimdi bir kez daha tarihi bir kırılma sürecine has çok daha önemli bir sorumluluk alanıdır. 

Devrimci muhalefet inisiyatiflerinin yokluğunda toplumsal bunalımın yol açtığı işsizlik, derinleşen yoksulluk girdabında boğulan kitleler sağın, her tür gerici faşist akımın manipülasyonlarının etkisi altında ülkenin başka tür karanlıkların da taşıyıcısı haline gelebilir. İlerici, devrimci güç birikimlerinin, tüm muhalefet potansiyellerinin buna karşı örgütlü bir mücadeleyi geliştirdiği oranda ülkenin aydınlık yüzü karanlık yüzünü yenecek, bu çürüyen rejim ve onun altında büyütülen karanlık odaklar yerle yeksan olup gidecektir.  

Yapabilirsek yol olur, ülkenin özgür ve aydınlık geleceğine gider…

Yetmişlerde, Karadeniz’in küçücük bir ilçesinde..
Çamurlu yollara taş döşediler,
Fındık kabuklarını bölüştüler diye,
Neler oldu neler…

21
Fatsa'da Fikri Sönmez'in belediye başkanı olmasının ardından, Fatsa'nın çamurlu sokaklarını kısıtlı imkanlara rağmen halkın dayanışmasıyla çamurdan temizlemişti. Devrimci Fatsa deneyimini anlatan "Şu Fatsa'nın Yolları" belgeselini izlemek için tıklayın.https://youtu.be/tcVSvZxZvN0?si=1eQK8hLHuKydNLI8
Previous Story

Emekliler Hareketini Örgütlemek…

Next Story

Halkın Gazetesi Demokrat

Son Yazılar

Yumruklu Yıldıza Saygı

Yıllar geçtikten sonra hala geçmiş devrimci hareketi orasından burasından çekiştirmek yerine, yumruklu yıldızın yolundan giderek, dünyanın

Seçimlerde Sol

Sınıflar mücadelesinin dinamiklerini hesaba katmayan, siyasal mücadeleyi egemen klikler arası bir mücadeleye indirgeyen bir bakış açısı

Halkın Gazetesi Demokrat

“DEMOKRAT, halka ait olan ne varsa, halkın aydınlık geleceğine, iyiye, güzele, doğruya, kardeşliğe, özgürlüğe ait ne